16 Ağustos 2014 Cumartesi

konularına göre şiirler

konularına göre şiirler ikiye ayrılır:
bir istanbul
iki diğerleri

yine bir kahrolsun israil dönüşü
minibüste bir tatlıcı ve boş tepsisi
anlatıyor keskin köşeli ve giderek çirkinleşen şehrin mimarisinden
ve nasılda kaba saba sabırsız tahammülsüz bir hale getirdiğini insanları
işte bu gibi adamlarla demlik bitene kadar muhabbet edebilirsin
hatta sonrasında bile dinlemeye devam edebilirsin

biliyorum bu şehirde olup bitenlerin hepsi benim yüzümden.
benim yüzümden otobüslerin bu havasız asabi kalabalığı
benim yüzümden bu kadar uzak üsküdar, süleymaniye ve tren istasyonları
benim yüzümden donuk bakıyor  tiner kokulu kayıp çocuklar.
her kötü şiirle biraz daha eskimesi de yorgun kentin benim yüzümden hep

ben uzatmasaydım elimi, bu kadar yakıcı olmayacaktı ateş
üşümeseydim, bu kadar soğuk geçmeyecekti kış
ve ağlamasaydım bu kadar...
bu kadar korkmasaydım belki de...
belki de...
neyse...

gözlerinde İstanbul'u görüyorum
istanbul'u gözlerinden görüyorum
şehvet akan sokaklarından
besmelesiz bir adım bile atılmayan sokaklarına
o kalabalığında sensiz şehrin
sığınıp anısına Eba Eyyub el-Ensari'sinin
adımlıyorum, ayaklarımda kara sular
bulurum nasıl olsa bir sebep buna da
mesele kitab'a uyamamakta degil
kitab'a uydurmakta

alnımda toprağının izi
yüzümde suyunun
ve dualı nefeslerinden bir esinti annelerinin
adı sanı unutulmuş serinliğinde mütevazı sahabe camilerinin
bir de senin anlatışında buluyorum güzelliğini bu acımasız şehrin.

gölgelerden bahsetmek istiyorum sana, gölgelerden.
bir gölgenin hikayesini anlatmak istiyorum
haddimi aşarımda seni çok severim diye korkuyorum
ben sustum sen ağaçları dinle
Hani Uhud'a kavuşamadığın için namına o çok sevdiğin yerde
kadim sözler hatırlattım önce kendime
kelimeler arapça
anlamları Rabça

...

ne diyordum?
konularına göre İstanbul ikiye ayrılır:
bir şiir
iki sen