bugün hiç yapmadığım bir şey yaptım ve güneşe gülümsedim. oda bana karşılık verdi. verdiği karşılık kişisel bir deneyimi tanımladığı için seninle paylaşmayı düşünmüyorum ancak kafamdaki tüm günlük soruların, daha sonra irdelenmek üzere, bir lavabo deliğinden akıp gitmesi etkisi ile başka bir katmana geçiş yaptığını bilmende bir sakınca yok.
sevgi ve nefret duygularının girift ilişkisi herkes için bir kafa karışıklığı vesilesi olmuştur ve olacaktırda. belki de öğrenilmiş acılarımızla ilgili tanımlamaları gözden geçirmemizin vakti gelmiştir. herkesin yaratılış kodlarına işlenmiş bir veri olarak bildiği ama iş sözel/bedensel ifadeye geldiğinde hataya düştüğü nokta, merkezden uzaklaştıkça sapma açısının büyümesi kanunu gereği, davranışlarımızı kontrol etme safhasında bizi zor durumlara düşürebiliyor.
ilginç olgularla birlikte yaşıyoruz. bazı şeyleri anlamaya ve anlatmaya çalışırken ne olduğundan değil ama ne olmadığından yola çıkmak zorunda olmak bana sınırların zorlanabilmesi adına büyüleyici geliyor. anlamlandırma çabasının olumlu olduğunu düşündüğüm ve kendimce bir sonucuna vardığımda duyduğum hazzın önce hüzne ardında da bir yüke dönüşmesi aşamasında duyduğum mazoşist zevk şöyle bir kenarda dursun, bu travmanın atlatılması sırasında kağıda kaleme, kitaba deftere, boyaya fırçaya, müziğe fotoğrafa, işe güce, yola yolculuğa sarılmam hayat otobanımdaki ilerleyişimin renkleri solmuş bir fotokopisi olarak görülebilir.
bunca açıklamadan çıkartabileceğin sonuç şu olabilir: ben sevgi ve nefret sözcüklerinin anlamını bilmiyorum. ama zıt anlamlılar sözlüklerinde de birbirlerinin karşılığı olmamaları gerektiğini keşfetmiş bulunuyorum. bu keşif ise bu iki duygunun aslında ne kadarda birbirine yakın olduğunu daha önce olmadığı kadar net bir şekilde görmemi sağladı.
matematikçilerin sinirlenip küçümseyeceği önermelerle yola çıkarsak:
sevgi ile nefret eş anlamlı değildir.
sevgi ile nefret karşıt anlamlı değildir.
sevgi ile umursamazlık karşıt anlamlıdır.
nefret ile umursamazlık karşıt anlamlıdır.
evet durum bu kadar karışık ve bir bakıma bu kadar da basit.
tüm bunlardan sonra sana bir şey öğretebildim mi? (muhtemelen) hayır.
tüm bunlardan sonra ben bir şey öğrenebildim mi? (muhtemelen) evet.