24 Ağustos 2016 Çarşamba

nouman ali khan'a misafir olduk.



dün gece nouman ali khan'ı da dünya gözü ile görmek nasip oldu hamd olsun. kendisinden, yapım ve yayında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun, gecenin ihtaf edildiği 15 temmuz şehitlerine rahmet etsin.

özellikle salonun ayarlanması, katılım için kayıt sisteminde oluşan aksaklıklar ve tercüme konusunda şikayetleri olan arkadaşlar vardı. numan kardeşi çok sevdikleri için biraz heyecanlandılar sanırım. yoksa bu kadar kısa sürede ancak bu kadar güzel ve düzenli bir gece tertip edilebilirdi. salona ulaşamayanlar tvnet üzerinden canlı yayın ile takip edebildiler. tercümeden şikayetçi olanlarında ingilizce öğrenmek için bir bahaneleri daha oldu :) ayrıca alt yazılı bir videonun en yakın zamanda youtube yükleneceği duyurusu yapıldı.

numan bize üç oturumda hudeybiye antlaşması üzeriden tarih-vahiy döngüsüne, hz. ibrahim (as), hz. yusuf (as) ve hz. muhammed'in (sav) rüyaları üzerinden islam'ın sadece son peygamberin (sav) getirdiği sil baştan bir düzen değil tarih boyunca din olgusunun zaten islam olduğuna, islam ümmetinin nihai amacının ahirette "insanın affedilerek sonsuz mutluluğa ulaşması" bu dünyada ise "salih ameller işleyeceği bir olgunluğa ulaşması" olduğuna dair bir sunum yaptı.

takip edenleri bilirler öncesinde özellikle gençlere medyada bazı sorular sorulmuştu. "neden bizim ilahiyatçılarımız dururken onu takip ediyorsunuz?" diye. bu konuya dair tv haberleri, internet ve gazete makaleleri de yayınlandı. kimisi yaşının görece gençliğine ve gençlerle aynı dili konuşuyor olmasına, kimisi amerikalı olmasından girip bizim gençlerin özentiliğine varan yorumlar yaptılar.

dün akşam bunun cevabını da almış olduk sanırım. ve aldığımız cevap aslında çok aşina olduğumuz bir meselenin kendisiydi: üslub meselesi.

yaptığı sunum nasıldı dersiniz? hayır hiç öyle alıştığımız gibi "bakın ben ne kadar çok biliyorum!" havalarıyla kürsüde sabit durup ortaokul din kültürü kitaplarındaki metinleri okumaktan ibaret bir sunum değildi bu. sürekli sahnede hareket halinde, sorular sorarak, ilgiyi canlı tutarak, günümüzden ile ilişkilendirerek, empati kur/dur/arak ve de sanki anlattığı olayları yaşamışçasına bir heyecan içerisinde anlattı. sanırsınız sınıfın sevimli ama haşarı çocuğu tahtaya kalkmış geçirdiği yaz tatilini teatral yeteneklerini de kullanarak anlatıyor. BUNU YAPARKENDE FALANCA HOCA ŞÖYLE DEMİŞ ZATEN ONLAR KAFİR! falanda demiyor. salona 5 saniye bakan biri çarşaflı, baş örtülü ve açık kızlarımızı ve kot pantolonlu, cübbeli erkekleri görerek numan'ın kimlere hitap ettiğini anlayabilir. bu arada numan hiçte öyle "diyalogçu" biri falan da değildir. bence numan bir iki şeyi farketmiş ve bunu uyguluyor. islam kimsenin tekelinde değildir ve üslubunuz söylediğiniz şeyin önüne geçebilir, geçmesin!

kendinden rahat emin tavırlarla tam bir "ev sahibi" edasındaydı. bu durum bizim "protokole" meraklı organizasyonumuzu da şaşırtı aslında.

mesela şu cümleleri okuyun ve sunumu sırasında cep telefonu çalan bir adama demediğini bırakmayan başkalarıyla karşılaştırın.

"arkadaşlar kaldığım yerden devam edeceğim. siz isterseniz kendi aranızda konuşmaya devam edebilirsiniz. yedi çocuklu bir baba olarak gürültü varken nasıl konuşma yapacağımı biliyorum."

"şimdi anlatacağım şey önemli o yüzden kalkıp biraz hareket etmenizi istiyorum, kendinize gelirsiniz." salon kalkar ve yerinde zıplar falan :)

"15 dakikalık ara sırasında aranızda dolaşıp olabildiğince kişi ile tanışmak ve sorularını almak istiyorum. bu sırada selfie çekmek için gelmeyin. bunu yapacağımıza birbirimize dua edelim." (ve katılımcıların arasına dalar. tabi ki herkes selfie için hücum eder.)"

"...sunumum bitti ancak sorularınız almak ve sizinle tanışmak için güvenlik beni dışarı atana kadar burada kalacağım." der ve sahnenin kenarına oturuverir. bizim sunucular plaket falan verecekmiş meğerse. numan'ın etrafını insanlar sarıverince bayağı bir bocaladılar doğrusu. bu durum numan içinde şaşırtıcı olsa gerek çünkü kültüründe böyle bir şey yok plaket falan.

saat 12'ye yaklaştığı için kısa kesmek zorunda kaldı ama kendi adıma bereketli bir kur'an dersi aldığımıza inanıyorum.

kapanış cümleleri önemliydi:

"ben dünyanın heryerini dolaştım ve burada gördüklerim inanılmaz. (genç nüfusa vurgu yaparak) başka ülkeleri zayıflığı sizin gücünüzü oluşturuyor ve türkiye tamda bu yüzden islam ümmeti için rol model olabilecek bir potansiyele sahip. yapmamız gereken tekrar kur'an'a dönmek ve onun temsilciliğini yapabilecek dinamik karizmatik işinin ehli gençler yetiştirmektir ve şu anda bu salonda ben bu gençleri görebiliyorum."

eyvallah numan kardeş, yine bekleriz inşallah.

(yalnız yukarıdaki cümleyi söyledikten sonra kulaklıkların geriye teslim edilmesi sahnesini iyiki görmedi.)